Makale

Aidin Salih Kupa Terapisi Sempozyumu Açılış Konuşması

Değerli misafirler,

Biz, yıllardır Geleneksel Tıbbın ihyası, dirilişi umudu ila yaşadık. Bugün talebelerimin düzenlediği bu sempozyumda sizleri görmekten memnuniyet duyuyorum. İslam felsefesinden beslenen Geleneksel Tıp ve Kupa Terapisi konulu bu sempozyuma hoş geldiniz.

Bildiğiniz gibi, 18. yüzyılda tıp, hastalıklara bütünsel bakışı terk etti. Bazı tedavi yöntemleri kullanılmaya devam edilse de, eski tıbbın mizaç, ahlat (yani metabolik atıklar oluşumu), fizyoloji ve organ fonksiyonları ile ilgili bilgileri reddedildi. Teknolojinin gelişimi ile bilgi çoğaldı. Bu bilgilerin sistametize edilmesi için Çağdaş Tıp branşlara ayrıldı. Organizmayı ayrı branşlarda incelemekle, bütünsel bakış tamamen kayboldu. Organ ve sistem faaliyetleri, fiziksel ve ruhsal problemler birbirinden bağımsız olarak ele alınmaya başladı. Bu noktadan sonra, hastalıkların teşhisi, sebeplerinin idrak edilmesi ve sonuç olarak hastalığın tedavi edilmesi imkânsız hale geldi.

Diğer taraftan, teknolojinin gelişimi ile teşhis koyma ve uygun ilaç üretme imkânları inanılmaz bir şekilde arttı. Bu gelişmeler ile hastalıkların kökten yok edilmesi beklenmişti. Fakat tam tersine, hastalıklar daha da ilerledi; daha da derinleşti ve çeşitlendi. Sadece yaşlı insanlarda görülen hastalıklar gittikçe gençlerde, hatta çocuklarda görünmeye başladı.

Son yıllarda, çağdaş tıbbın yanlış bir temel üzerine inşa edildiğini nihayet fark ettiler. Organizmaya ve hastalığa yeniden bütünsel yaklaşım arayışı ön plana çıktı. Bu arayış içinde, kadim tıp ve din felsefeleri yeniden değer kazanmaya başladı. Bu bilgiler ile birlikte biyoloji, psikoloji, kuantum fiziği, sibernetik gibi disiplinlerin bilgilerinden faydalanarak yeni bir bilgi sistemi kuruldu ve yeni metotlar geliştirildi. Bu yeni sisteme Sibernetik Tıp, Kuantum Tıbbı gibi isimler verildi. Bugün, Sibernetik Tıp hızla ilerlemekte, sessizce yayılmakta ve Çağdaş Tıbbın uygulama alanlarını işgal etmektedir.

Sibernetik Tıp, din felsefesinden habersiz olduğu halde, dini tedavi uygulamalarını kullanmaya başlamıştır. Evrensel enerji teknikleri ve bu teknikler üzerinde tasarlanmış cihazlar aracılığı ile DNA, protein ve hücrelere elektromanyetik dalga seviyesinde müdahale edip, beynin doğal dalgalanmasını değiştirerek, bireye yeni kişilik özelliklerini kazandırma amaçlanır!

Bu öncekinden çok daha tehlikeli, bütün insanlığı ruhsal kaosa sürükleyebilecek bir yoldur.

Bütün dinler ve inançlar, kendi felsefelerine dayanan tedavi yöntemlerine sahiptir ve bu tedaviler inanç felsefelerini daha iyi anlamak içindir. Dine veya bir inanca sahip olmayanlar, herhangi bir tedavi sistemini kullanabilir. Ama dine bağlı olanlar seçici olmak zorundadır.

Newton Tıbbı sadece fiziksel sağlık ile ilgilenirdi, Sibernetik Tıp ise enerji veya ruh düzeyinden başlayarak fiziksel sağlığa ulaşmayı amaçlar. Bu yöntem temelde yanlıştır.

Büyüklerimiz “İlim ikidir: beden ilmi ve tevhit, yani din ilmi” buyurmuştur. Beden seviyesindeki kanunlar anlaşılmadan, tevhit seviyesindeki kanunlar anlaşılamaz. Bu, harfleri öğrenmeden kitap okumayı istemek gibidir.

Biz, İslam felsefesine dayanarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hastalıklara bütüncül bakmaya; mizaç, ahlât, fizyoloji ve organ fonksiyonları ile ilgili bilgileri canlandırmaya çalışıyoruz. Çalışmalarımızda hiçbir cihaz kullanmadan yüz, ağız, el ve ayaklardan metabolik birikintilerin yerleşimi ve niteliğini tespit etmenin mümkün olduğunu gördük.

Tedavide mizaç ve DNA değişimlerine sebep olabilen katkılı yiyecek ve içeceklerin; alerjilere ve bağışıklığın çökmesine sebep olabilen tıbbi ilaçların; hormon dengesini bozan ve ruhsal problemler oluşturan sentetik parfüm, temizlik maddeleri ve vücut bakım ürünlerinin bırakılmasının gerektiğini tespit ettik.

Tecrübelerimize göre en uygun iyileşme prosedürü şöyledir:

1. Sindirim sistemini sağlığına kavuşturmak ve metabolik atıkları azaltmak için beslenmeyi kan grubuna ve İslamî beslenme prensiplerine göre düzeltmek,

2. Mevcut olan metabolik birikintilerin ölçülü açlık tedavisi, organ temizlemeleri, sülük tedavisi, kupa terapisi ile atılmasını sağlamak;

3. Aspartam, titanyum dioksit, ftalatlar ve dioksin gibi toksik maddelerin ve gıda katkı maddelerinin çözülmesi ve vücuttan atılmasını sağlamak.

Bu uygulamalar ile birçok hastalık tedavi edilebilir.

Değerli misafirler.

Şimdi bu sempozyumun konusu olan Kupa Terapisi ile ilgili birkaç cümle söylemek istiyorum:

Lenfositler sindirilemeyen besin parçacıklarını, ölü veya bozulmuş hücreleri, toksin ve tıbbi ilaç kalıntılarını kan dolaşımıyla deriye taşır ve orada ölürler. Taşınan bu maddeler Aku noktaları etrafında birikir. Çünkü Aku noktaları etrafında bir enerji çekim alanı oluşur ve atıkların bu noktalarda birikmesine sebep olur. Kupa ile alınan kan bu birikintilerden ibarettir.

Bu, kusursuz bir uygulamadır.

Bu uygulama esnasında herhangi bir hastalığın bulaşma riski yoktur. Çünkü ilk önce kuru kupa ile dokulardaki kan kuvvetlice çekilir. Kesikler yapıldıktan sonra kan basınçla dışarı sızarken bulaşıcı ajanlar hiçbir şekilde doku veya kan dolaşımına karışamaz.

İşlemden sonra antiseptik kullanmak zorunlu değildir. Çünkü yeni oluşmuş kesikler için kandan daha iyi temizleyici, yara kapatıcı, enfeksiyondan koruyucu ve daha iyi iyileştirici bir madde yoktur. Ancak, kesikler üzerinde oluşan kabuğu kaldırmak, enfeksiyona yol açabilir. Fakat antiseptik kullanmak isteyenler, doğal sirke, karanfil tentürü, safran veya doğal tuz çözeltisi kullanabilir.

Bazen kupa uygulanan bölgede uzun süre kaşıntı olabilir, iz kalabilir ve deri rengi koyulaşabilir. Bu belirtiler sedefe yatkınlık olduğunu gösterir. Sadece kaşıntı varsa, bunun sebebi toksinlerin yoğunluğudur.

Kupa terapi ile paralel olarak, beslenmenin düzeltilmesi gerekir. Aksi halde metabolik atıklar daha hızlı bir şekilde aynı bölgelerde birikir ve hastalık şikâyetleri geri gelir.

Değerli misafirler.

Kupa Terapisi’nin bütün ülkelerde halk sağlığına ve sağlık sistemine önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum.

Bu sempozyumda bilgi alışverişinin hepiniz için verimli geçmesini diliyorum.

Teşekkür ederim.

(2. Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu Açılış Konuşması, 28.09.2012, İstanbul)

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You may use these HTML tags and attributes:

<a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>